Royal Pirates pek çok zorluğun üstesinden geldi. Band ilk kurulduğunda ismi Fading From Dawn'dı ve gitarist ve vokal Moon, baterist Sooyoon (EXSY olarak da bilinen) ve Moon'un abisi basçı Richard Kim'den oluşuyordu. Fakat Richard talihsiz bir kazanın ardından vefat etti ve James Lee onun yerine geldi.
Kendilerine Royal Pirates adını verdiler ama maalesef talihsiz bir olay tekrar onları vurdu. James'in eli Seul'de bir restoranttayken saçma bir kazada korkunç derecede zarar gördü. Bass gitardan vazgeçmekle yüzleşti ve klavye ve programlama ile yoluna devam etmek zorunda kaldı.
Tüm bu zorluklara rağmen band güçlü kaldı. Bilmiyor olabilme ihtimalinize karşı, onlar ASTRO tarafından organize edilen geleneksel Çince şarkı söyleme yarışması programı olan Astro Star Quest'in jürilerinden biri olarak şehirdeydiler. Hatta Malezyalı Royal Treasure'ları ile etkileşim kurmak için burada bir hayran buluşması bile düzenlediler. Eğer onlarla buluşma şansı yakalayamadığınız için üzülüyorsanız, üzülmeyin! Çünkü sizin adınıza onlarla konuştuk.😉
Rock band ile derinlemesine bir röportaj için masaya oturduk ve işte röportaj;
Astro Star Quest jürisi olarak davet aldığınızda nasıl hissettiniz?
James: Oh, gerçekten programda yer alabilmek bizim için büyük bir onur. Daha önce hiçbir programda jüri olarak yer almamıştık bu yüzden bu tarz etkinlere davet alabiliyor olmak ve bizden aslında tavsiyeler duymak isteyen yarışmacıların olması büyük bir onur ve büyük bir sürpriz. Ama Malezya halkının bizi programa davet edişi ile kendimizi gerçekten çok şanslı hissettik.
Yarışmacılarla tanıştınız mı?
James: Evet, 2 yarışmacının danışmanlığını yaptık; Timothy ve Pung. Onlar Kore'ye geldiler ve bizimle bir süre çalıştılar, onlarla harika vakit geçirdik.
Peki onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Moon: Ne kadar yetenekli olduklarını ve ne kadar benzersiz bir tarza sahip olduklarını görünce gerçekten şaşırdık. Bazıları R&B'de iyi bazıları jazz seslerine sahipler. Bence Malezya'daki yarışmaların seviyesi gerçekten yüksek ve bizi böylesine harika bir programa jüri olarak davet ettiğiniz için çok onur duyduk.
Onlara danışmanlık yaparken hiç tuhaf bir an yaşadınız mı?
James: Bence Timothy ve Pung ikisi de tuhaf çocuklar. (gülüyor) Ama bu tuhaflık onları çekici yapan şey. Çünkü Pung'ın pek farklı insana erişebilecek ve onlara dokunabilecek saf bir masumiyeti var. Mesela şarkı söylerken gerçekten kalbinize ulaşıyor. Ve Timothy, çok yetenekli ve çok genç. Yeteneğinin farkında olduğu için kendine güveni çok yüksek ama sadece biraz organizasyona ihtiyacı var. Süper yetenekli çocuklar ikisi de. Bence ikisinin de tek ihtiyacı olan şey bolca pratik, bunu başardıklarında harika sanatçılar olacaklar.
Moon: Bence en tuhaf an nefret eden kişinin geldiği andı. (Nefret eden kişi de bir jüri) ve nefret eden kişi gerçekten çok acımasız yorumlar yaptı. Süper dürüst, gerçekten gaddar ama düşününce bu tuhaf mı? Bu yüzden yarışmacılar da "ugh" falan oluyorlar. Nefret eden kişi gerçekten doğrudan bir şeyler söylediğinde hem komik buldum hem de yarışmacılar için üzgün hissettim.
Sizler çıkış yapmak için bir programa başvurma yoluna gitmediniz. Kendinizi şanslı olarak görür müydünüz?
James: Bildiğiniz üzere farklı programların farklı güçlü yönleri vardır. Biz farklı bir band rekabetini tamamladık ve eğer bunu başarırsanız ortaya harika şeyler çıkıyor. Arkadaşça rekabet güzel ama negatifliğin sizi sarmasını istemiyorsanız provalar yapmanız gerekiyor. Bence nefret eden kişinin olduğu bir konsept güzel çünkü güvenli bir çevrede, tıpkı o çevreden çıktıklarında insanlardan duyabilecekleri eleştirileri duyabiliyorlar. Online olup olmamanıza bakmaksızın insanlar size gerçekten saldıracaklar. Her zaman bunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Peki sizleri Astro Star Quest'e katılmaya iten neden neydi? Özel bir sebebi var mıydı?
James: Bu bizim Malezya'ya ikinci gelişimiz. İlk gelişimizde Malezya beklentimizin üstünde iyiydi. Herkes bize karşı çok iyiydi. Bu kadar çok insanın geleceğini tahmin edememiştik, belki 500 kişi gelir diyorduk. Ama neredeyse 1500-2000 kişi geldi. Bizim için çok büyük bir kalabalıktı çünkü Malezya'daki ilk tanıtımımızdı. Ekip ve tanıtımlarda çalışan herkes bize karşı çok iyiydi. Biz de bir kez daha buraya gelme şansımız olduğunda bu şansı kullanmalıyız diye düşünüyorduk, bu yaşamımız ve kariyerimiz için benzersiz bir deneyimdi. Bu deneyim bizi daha da geliştirdi diye düşünüyorum.
3.3 'ün özel bir anlamı var mı?
Moon: 3 rakamının bize çok şey ifade ettiğini keşfettik. 3. albümümüzdü ve biz de 3 kişiyiz. Ayrıca bence 3 gerçekten mükemmel bir rakamdır. Bir üçgeni temsil ettiği gibi bir band olarak sağlam duruşumuzu da temsil ediyor. Bu isimle vermek istediğimiz mesaj buydu.
Ve bu albümle kendinizi yeniden mi tanımladınız?
Moon: Yeniden tanımlamaktan ziyade kendi rock çizgimizde kaldık ama bu albümle hayatlarımızın bir noktasındaki hikayelerimizi paylaşmak istedik. Bence bu nokta şarkılarımızı yazarken en çok odaklandığımız nokta.
Önceki yayınladıklarınızla karşılaştırdığınızda bu albümün herhangi bir farkı var mı?
Moon: Önceki yayınladıklarımızda çıkış yaptığımız zamanki müziğimizden daha çok pop müziğe yönelmiştik. Çıkış yaptığımız, gerçekten hard rocktı. Bu albüm içinse alternatif rock öğelerini eklemek istedik. Böylece geçmişi düşünürken köklerimize döndüğümüz bir albüm oldu. Odaklandığımız şey buydu.
Bu arada sizin 'Meyvelerin Kralı' durian'ı denediğinizi fark ettik. Nasıl buldunuz? Biraz daha ister misiniz?
Moon: Bunu bilmek istediğinden emin misin? (gülüyor) Güzeldi. Bence Sooyoon beğendi.
EXSY: Evet, bence de iyiydi.
James: Sooyoon'un acılı yemekleri ve durian gibi tehlikeli yiyecekleri kaldıran sağlam bir midesi var. Benim içinse tamamen bir hataydı. Yememeliydim ama sanırım yediğime memnunum. Ama yedikten sonra gece kabuslar gördüm. (gülüyor)
Moon: Ben konu yiyeceklere geldiğinde hassas bir mideye sahibim. Bu yüzden yemeden önce küçük bir parça koparıp ağzıma koydum ve kararımı verdim. 'Bu benlik değil' (gülüyor) Yani yemedim ama tadının nasıl olduğunu biliyorum.
James, elini ilgilendiren bir kaza yaşadın. Bu kaza grubun dinamiklerini değiştirdi mi?
James: Kesinlikle. Sanırım bence yeni bir band olduk. Çünkü kişisel olarak ben metal müzik yaptım, ardından bu çocuklarla tanıştım ve alternatif rock müzik ile uğraştık ardından Kore'ye geldik ve Kpop denedik. Şimdi elimin kesilip dikilmesinin ardından 'şimdi ne yapacağımızı bilmiyorum' diye düşündüm. 'Bunun yürümesini sağlamak için ne denemeliyiz?' Bu aşamada yapımcımız bize yardım eden bir yapıştırıcı gibiydi. Bence çok travmatik bir dönemdi. Ben yapamayacağımı düşündüm.. Yani elimin olup olmayacağını bile bilmiyordum, anlıyor musun? Böylece bu dönemin geçip gitmesiyle birlikte o anları anlatan bir albüm yapmaya karar verdik. Zaman geçtikçe bu evreyi de tamamlayacağız ama bu albümde, 3.3'de bu hikayemizi ortaya koyduk.
Haberlere nasıl tepkiler verdiniz?
Moon: Çok üzücüydi ve 'Ne yapmalıyız' diye düşündük. Ama öncelikle o anda James'i desteklemeye odaklandık. Önceliğimiz oydu. Ardından 'Ne yapabiliriz?' diye düşündük. Belki bir daha bass çalamaz ama şunu bir deneyebilir diye fikirlerimizi paylaştık. Sonunda harika çözümler bulduk. Bence James de yeni pozisyonunun üstesinden gelebilmek için çok çalıştı.
Bu aralar herhangi bir takıntınız var mı?
Moon: Amerika'ya gittiğimizde yeni şarkılarımız üzerinde çalıştık ve ah Kore'de Pokemon Go oynayamıyorsunuz ama orada oynabiliyorsunuz. Orada oynamaya başladık ve gerçekten çok oynadık. Aslında ben ve EXSY Pokemon yakalamak için dışarı çıkıyorduk. Eğlenceliydi. Gerçek bir Pokemon ustası gibi hissettim. (gülüyor) Çok keyifliydi ama kısa sürdü. Ve şimdilerde sen ayakkabılara takıntılısın! (James'i gösteriyor)
James: Doğru ben de ayakkabılara takıntılıyım, çok salakça. Korkunç bir yatırım ama çok seviyorum! Moon'un bana gösterdiği bir oyun oynuyordum ama sonra onu telefonumdan sildim ve şimdi tüm zamanımı ayakkabılara bakarak harcıyorum. İşte benim hayatım. Tabii ki sadece şarkılar yazıyorum. Açıkçası sadece eğlence, bilirsiniz. Stres veya diğer düşünceleri kafanızdan atmanızı sağlıyor. Bu ara R&B ve hip-hop'a taktım. Band müziğine bunu nasıl entegre edebilirim diye uğraşıyorum. Neler olacağını göreceğiz.
Moon: Ben ve EXSY aslında “Dragon Ball Super”i izliyoruz.
James: Oh, Super mi? Yenisi mi?
Moon: Aynen o. Gerçekten çok eğlenceli, siz de izlemelisiniz.
Albümünüzü kaydederken yaptığınız herhangi bir ritüel var mı? Veya favori şeyleriniz?
James: Bilmiyorum, her albüm farklı. 'Hadi çocuklara şu modele göre yapalım' değil. Daha çok 'Tamam, sen hangi şarkıyı yazdın? Hangi şarkıları ben yazdım?, O zaman hepsini bir araya getirelim' şeklinde ilerliyor.
Moon: Sanırım sadece konuşuyoruz.
EXSY: Moon'un doğumgünü için unutulmaz bir şey yaptık. Amerika'daydık ve herhangi bir pastacı bulamadık. Saat neredeyse 12'ye gelmişti ve her yer kapalıydı. Bu yüzden James'le Moon için küçük bir cupcake aldık. Bu Moon'un doğumgünü pastasıydı.
James: Mutlu yıllar! (gülüyor)
Moon: Doğumgünümde odada kayıt yapıyordum ve çok geç bir saatti. Beni bırakıp çıktılarını düşündüm. Biraz hüzünlüydüm ama birden ellerinde bir cupcake çıkıp geldiler. Çok mutlu oldum.
EXSY: O cupcake... çok da iyi değildi. (gülüyor) ah ve Moon Darth Vader'ı seviyor diye Darth Vader baloncuklu bir şey almıştım.
Moon: En iyi doğum günümdü! Hayır, değildi. (gülüyor) Ama çok tatlı bir doğum günüydü.
Malezya hakkında ne düşünüyorsunuz?
Moon: Daha önce de bunu söylemiştim, buradaki insanları seviyorum. Hep mutlu gözüküyorlar ve her zaman gülümsüyorlar.
Tabii ki, size baktığımız için!
James: Gerçekten mi? Awwww.
Moon: Tamamiyle güzel bir enerji, nazik, kibar ve gülümseyen mutlu insanlar.
EXSY: Kore şu an çok soğuk, buraya gelmek kış mevsiminden kaçmak gibi oldu.
Moon: Gerçekten şu an dondurucu.
Soğuk hava mı sıcak hava mı tercihiniz?
EXSY: Ben kesinlikle sıcağı severim.
Moon: Ben de soğuktan ziyade sıcağı tercih ederim.
Gitmeyi istediğiniz ama henüz gitme şansı bulamadığınız bir yer var mı?
James: Henüz gidemediğiniz?
Moon: Brezilya.
James: Ben de Brezilya'ya gitmek isterdim. Her ülkeye gitmeyi isterdim.
EXSY: Ben Avrupa'ya gitmek isterdim. Henüz orada bulunmadım. Veya Güney Amerika'ya. Hiç Filipinlere gitmedik.
Moon: Evet Filipinler veya Vietnam'a hiç gitmedik.
EXSY: Yani Güney Doğu Asya'daki farklı ülkeler. Avrupa ve Güney Amerika. Kısacası her yer.
Yeni albümünüz için herhangi bir planınız var mı?
James: LA'ye gittiğimizde şarkılarımızın büyük kısmını yazdık. Albüm veya single mı olacak bilmiyorum ama yazdığımız şarkılar.. biraz formatımızı değiştirdik. Ben şimdi elektronik müzik kısmındayım kontroller bende, Sooyoon bateride ama yeni birkaç şey ekledi, Moon sahne alırken daha dinamik. Sadece gitar değil başka şeyler de var. Birkaç farklı öğe ekledik. Daha deneysel ve elektronik tarzda. Tarzımız birazcık değişti.
Diğer tarzlardan etkilenmenize rağmen, müziğin içindeki kimliğinizi nasıl koruyorsunuz?
Moon: Sanırım çokça müzik dinliyoruz. Müziğe aşkla bağlı kalmak çok önemli. Eğer bu müzik piyasasına girdiyseniz ve profesyonelce çalışıyorsanız, bıkmak çok kolay. Açıkçası müziğe hala aşığım ve bunu korumak en önemlisi.
Diğer rock bandlerle herhangi bir birlikte çalışma planınız var mı?
James: Buna çok yakınız. Aslında o bir rock efsanesi. Yoon Do Hyun. Kore'deki bandi YB ve harika bir band. Onunla bir kulüpteydik. Dans kulübü değil bir rock and roll kulübü ama birlikte çaldık. Onunla birlikte bir şeyler yapmak eğlenceli olacaktır. Son konserimize konuk oldu ve bizim için söyledi. İdol rock bandler içerisinde de CNBLUE'dan Jungshin ile yakın arkadaşım. Onunla birşeyler yapmak çok havalı olacaktır. Ama o bass çaldığı için onun gibi bir şeyler keyifli olurdu.
Korece mi İngilizce mi sahne almayı tercih ediyorsunuz ve neden?
James: Ben klavyedeyim ve orada dile gerek yok. (gülüyor) Sadece sound.
Moon: Sanırım İngilizce ile başladığımız için onunla daha rahat hissediyorum. Daha iyi. Ama Korece de bana ilginç gelen bir şey var. Korece şarkı yazmak da çok keyifli. Farklı bir havası var. Şu anda Korece de farklı türlerde sözler yazıyorum. Korece şarkı söylemekten keyif almayı öğreniyorum. Ama kesinlikle İngilizce daha kolay.
Royal Pirates 2004 ve 2009'dan beri piyasada. Uzun ömürlü olmanızın sırrı ne?
Moon: Birkaç kez kavga ettik, değil mi?
EXSY: Çok değil.
James: Ben diğer bandlerle de çalıştım ve RP onlarla kıyaslanınca gerçekten hiç kavga etmiyor. Moon ve EXSY çok rahatlar, onlarla takıldıkça sen de rahat davranmaya başlıyorsun. Moon'un dediği gibi onların sırrı müziğe aşkla bağlı kalmak.
Moon: Evet bence de bu yardımcı oluyor.
EXSY: LA'de büyüdük ve şimdi Kore'deyiz. Bu bizi burada LA'den tek arkadaşımız bizleriz, üçümüzüz konumuna getiriyor. Bence bu iyi bir şey.
Moon: Bence de bu övgüye değer bir şey, şimdi baktığınızda hiçbirimiz çocukluk arkadaşlarımıza sahip değiliz. Ama biz o dönemlerden beri arkadaşız, bu arkadaşlığı korumak gerçekten çok önemli.
Malezyalı hayranlarınıza söylemek istediğiniz son sözler?
Moon: Tekrar Malezya'da olmaktan çok mutluyum. Sadece bir program için değil, sizlerin sevdiği bir programa jüri olarak geldiğimiz için eğlenceli ve heyecanlıydık, gerçekten ilginç bir deneyimdi. Bu bizim sizlere göstermek istediğimiz bir diğer yanımızdı. Bunu Malezya'da gerçekleştirdiğimiz için çok mutluyum. Malezya'yı seviyoruz. Umarız yeni albümle birlikte en kısa sürede buraya tekrar geliriz.
EXSY: Malezyalı hayranlarımıza müteşekkirim. Neden olduğunu bilmediğim bir sebepten bizi çok sevdikleri için. (gülüyor) Burada çok fazla sahne alamadığımız için üzgünüm. Bize sevginizi öyle güzel gösterdiniz ki umarız buraya daha sık gelebiliriz. Her şey için teşekkürler çocuklar ve buradaki herkesi seviyorum. Havasını, doğasını seviyorum. LA'ye benziyor. Yani burayı seviyorum. Yakında görüşmek üzere millet.
James: Malezya benim için çok nostaljik, çünkü kaza geçirmeden yaklaşık bir ay önce buraya gelmiştim. Sanırım gitar çalarken verdiğim son performanslardan biriydi, Malezya'yı düşündüğümde aklıma ilk bu geliyor. Böylece bir sürü nostaljik anı da beraberinde. Ama aynı zamanda Sooyoon'un da dediği gibi gerçekten hayranların bizi neden bu kadar çok sevdiğini anlayamadım. Diğer yerlerden daha çok ve her albüm çıkardığımızda her şarkımız, burada tanıtım yapmasak bile KKBOX listelerine giriyor. Çok şanslı ve kutsanmış hissediyorum. Burada aktif olarak tanıtım yapabileceğimiz günleri bekliyorum. Sanırım Malezyalı hayranlarla bir kulüpte veya sahnede vereceğimiz canlı konser ile etkileşimde olmak çok ilginç olurdu. En kısa sürede geri gelmek istiyorum.
Lütfen gelin! Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Royal Pirates: Sağolun çocuklar, çok teşekkür ederiz. Yakında görüşmek üzere!
*Bu yazının tüm hakları turkishroyaltreasures.blogspot.com'a aittir. Blogtan çıkarılması veya alıntı yapılması yasaktır.*
Çeviri: mcnbl