Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

27 Ocak 2014 Pazartesi

[TenAsia Röportajı] Royal Pirates, Youtube Yıldızlığından 'Şarkı Kralı'nın Seçimine… Ve 2014 (2.Bölüm)

Birinci Bölüm İçin Tıklayınız


S: Super Sonic 2013'de finale kalacak kadar ilerlediniz ve Şarkı Kralı Cho Yong Pil tarafından seçilerek kazandınız. Neler hissettiniz?

M: Kabul edildiğimizi haber veren telefon geldiğinde yemek yiyordum. Az kalsın boğulacaktım.
SY: Üstelik bir band olarak ilk yarışmamızdı.

S: Super Rookie olmanızı sağlayan yetenekleriniz nelerdi sizce?

M: Sıkıntı altında değildik sadece kendi kendimize eğleniyorduk. Herkese eğlendiğimizi göstermek istiyorduk ve bence bu beğenildi.
SY: Yurtdışından geldiğimizi gördüğünde bizde farklı bir şeyler olduğunu düşünmüş olmalı.
J: Bence önemli olan eğlenmemizdi.

S: Festival sahnesinde yer aldınız, Hongdae'de canlı performanslar verdiniz ve bir idol band olarak müzik programlarına çıktınız. Bu üçü birbirinden farklı olmalı.

SY: Müzik programındaki seyirciler genç ve bizim kim olduğumuzu bilmeyen birçok insan var. Ayrıca bizi canlı dinleyemedikleri bir durum söz konusu. Göstermek istediğimiz birçok şey var ama zamana uymak zorunda olduğumuz için bunu yapamamak acı veriyor. Bunları düşününce canlı performanslarda daha rahatız çünkü daha çok şey gösterebiliyoruz.
M: Festivale gelenler duyduklarından eğleneceklerini bilerek gelmişlerdi. Bizi tanımasalar bile açıkça eğleniyorlardı.
SY: Hongdae sahnesinin bizim için apayrı bir dünya olacağını düşünüyorduk ama bir çok insanın 'On My Mind'ı bildiğini görünce eğlendik.

S: Müzik programlarında bandlerin müzik enstrümanı çalmak gibi bir şansları olmuyor. Garip değil mi? 

SY: Müzik programı olduğundan göstermek zorunda olduğunuz şeyler var. Programlar yüzünden şarkılar pratik yaptığımız gibi değil de daha çok lisede sokak gruplarındaki bateristlerken öğrendiğimiz baget çevirme ve fırlatma numaralarını göstermek gibi. Sonunda bunları gösterebilecek bir yer bulduk. Müzik programındayken kameralarla çevrili durumdasın ve bazı zamanlar geldiğinde bagetleri çevirmelisin. Bunu 5 kez yaptım ama sadece biri kameralar tarafından yakalandı. (Gülüyor)
J: Çalıyormuşuz gibi yapmak zorundaydık ve bu ilk başta çok garipti. Biraz oyunculuk yapmanız gerekiyor.
SY: Sadece bu da değil. Yüksek tonlarda çalamıyorsun. Gitar ve bas için sorun değil ama bateri yüksek ses çıkardığı için vuramıyorum ama çalıyormuş gibi göstermek zorundayım, bu çok zor. Bunun için kasınız olmalı. Sadece bu da değil üstelik aynı zamanda eğleniyormuşsun gibi görünmek zorundasın. Şimdi çok daha iyi, gerçekten eğleniyorum.

S: Üçünüz nasıl tanıştınız? 

SY: Moon ve ben aynı kiliseye gidiyorduk. Ortaokuldayken kilise için aynı bandde çaldık ve o günden beri hep birlikteyiz. Müzik yapmaya devam etmek istediğimiz için yaptığımız Korece şarkı coverlarını youtube kanalımıza yükledik. Üçümüzde Koreli olduğumuz ve Kore hakkında aynı hisleri paylaştığımız için Güney Kore'ye gelmeye karar verdik. James ile de 4 yıl önce üniversitedeyken tanıştık.
M: Açıkçası ben Kore müzik sektörüne girmeyi düşünemiyordum bile.  Ama denedikten sonra şu anki ajansımız ile iletişime geçtik ve buraya kadar geldik.

S: Moon ve Sooyoon ortaokulda tanışıp bir band kurmuşlar ama James sonradan katılmış. Bu ikisi hakkında ne düşünüyorsun?

J: Yetenekleri çok iyi ve kişilikleri de çok çeşitli. İkisi tıpkı yağ ve su gibi birbirlerinden farklılar bu yüzden bu iki arkadaş rolü oldukça ilginç. Bir araya geldiğimizden beri zaman su gibi akıp geçiyor. (Gülüyor) Amerika'dayken gerçekten çok fazla Koreli arkadaşım yoktu bu yüzden ikisiyle tanışmam yepyeni bir deneyim olmuştu.

S: Kişilikleriniz farklı mı? (Gülüyor) Nasıl özellikleriniz var peki?

SY: Moon hyung canayakın, özgür, rahat ve telaşsız biridir. İyimserdir ve idealisttir. Bu nasıl görünürse görünsün ben gerçeklik çerçevesi içerisindeki şeylerin hayalini kurarım. Ben daha kırılgan olan tarafım.
J: Sooyoon çok zekidir. Onların karakterleri bu kadar farklı olduğu için müziğimizin daha ilginç bir hal aldığını düşünüyorum.

S: Kişiliklerinizin birbirinizden çok farklı olduğunu söylüyorsunuz peki nasıl bu kadar yakınsınız?

SY: Biz müzik sayesinde yakınlaştık. Onun evine oynamaya gitmiştim ve bir gece orada kalmıştım. Ona "Büyüyünce ne yapmayı planlıyorsun?" diye sorduğunda "Müzik yapacağım" diye cevapladı. Daha sonra ben de "Hadi birlikte yapalım" dedim ve işte buradayız. (Gülüyor)
M: Bunu söylemek zorunda değildin... (Gülüyor) O gece kardeş olmuştuk.

S: Oh buna göre sizler kesinlikle Lui Bei, Guan Yu ve Zang Fei gibisiniz.

(Ç.N/ Burada Romance of Three Kingdom (Üç Krallığın Hikayesi) adlı romana gönderme yapılıyor. Kore'de Samgukji'deki (* Moon'un saçları yapıldığı sırada okuduğu derginin adı. James bunu instagramda paylaşmıştı) üç krallık kayıtlarına dayanan 14. yüzyılda Lua Guangzhong tarafından yazılan roman Doğu Han handanlığıdan üç krallık Wei, Wu, Han zamanını konu alıyor. Ana konu Zamg Fei, Guan Yu ve Lui Bei tarafınfan yapılan Oath of Peace Garden (Barış Bahçesinin Yemini) üzerinden işlenmektedir. Bu üç yeminli kardeşten diktatörlerin genaral Guan Yu, Moon'a; diktatör ve yeni hanedanlığın hükümdarı Lui Bei Sooyoon'a; diktatörlerin savaşçısı Zang Fei ise James'e benzetiliyor.)


M: (Gülüyor) Zang Fei kesinlikle James, o çok güçlü.

SY: O, ikimiz kadar zeki değil sadece güçlü.
J: Ben güçlüyüm haklısın.
M: Onun görünüşü çok iyi, arkadaş canlısı. (Gülüyor) (Ç.N/ Zang Fei savaşlarda barbarlığı ile biliniyor ve yakışıklı biri değil)

*Bu yazının tüm hakları turkishroyaltreasures.blogspot.com'a aittir! Blogdan çıkartılması kesinlikle yasaktır!*

Kaynak: 
FYRP

Çeviri: mcnbl, unDineee

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Blogger Templates